Ders notları

 

ÇAĞDAŞ DEVLETE DOĞRU

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

Halifelik makamının, zamanla ulusçuluk ilkesine ters düşmesi üzerine, Cumhuriyet'in ilanı ile, hem yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politika ilkelerine, hem de yeni kurulan Cumhuriyet rejimine ters düşen bu makamın kaldırılmasına karar verildi.1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasına rağmen, halifelik kaldırılamadı; çünkü halk bu yeniliğe hazır değildi, iç isyanlar çıkabilirdi.Saltanatın kaldırılmasından sonra 18 Kasım 1922'de Abdülmecit Efendi, TBMM tarafından, Halife olarak atandı.Saltanatın kaldırılmasına rağmen, eski rejim yanlıları, bazı milletvekilleri, ordu komutanları halife Abdülmecid Efendi'nin çevresinde toplanmaya başladı.

Halifeliğin kaldırılması, laik yönetime geçişte önemli bir adım olmuştur. Böylece Türkiye Cumhuriyeti aklın ve bilimin esas alındığı laik bir toplum yapısına kavuştu. Ülkede iki başlı yönetim sona ermiştir.

TBMM, 3 Mart 1924'te aldığı kararla; Halifeliğin kaldırıldığını, gelecekte halifelik ve saltanat iddialarında bulunmamaları için, Osmanlı ailesi üyelerinin yurt dışına çıkarılmalarını, Şer'iyye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırıldığını, kabul etti.

Tevhid-i Tedrisat(Öğretim Birliği Kanunu) ve Medreselerin Kaldırılması:(3 Mart 1924)

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde çok farklı okullar vardı:

Mahalle mektepleri

Medreseler

Tanzimat ve Meşrutiyet döneminde batılı tarzda açılan okullar

Azınlık okulları

Yabancı okullar

Sonuçları:

1. Öğretim birliği sağlanarak TC. Sınırları içindeki bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.

2. Eğitimin laikleşmesi alanında önemli bir adım atıldı.

3. Medreseler kapatılarak eğitimde laikleşme gerçekleştirildi.

4. Çağdaş eğitim öğretim kurumları açıldı.

5. Yabancı ve azınlık okullarının dini ve siyasi amaçlı öğretimi durdurularak, zararlı faaliyetleri engellendi.

Not: Atatürk’e göre eğitim sistemi milli ve çağdaş olmalıdır.

Milli Eğitimde Gözetilecek Esaslar:

Ø Öğretimde birlik sağlanması(MEB)

Ø Eğitimde kız erkek çocuklarına eşitlik sağlanması( Karma eğitim)

Ø Eğitimin yaygınlaştırılması ve kolaylaştırılması,

Ø İlköğretimin zorunlu ve ücretsiz olması,

Ø Öğretimde teori ve uygulamanın birlikte verilmesi, eğitimin uygulamalı yapılması.

Ø Öğretim programlarının çağın gereklerine uygun ve sosyal hayatın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmesi,

Ø Eğitim programlarının milli, bilimsel ve çağdaş olması,

Ø Eğitim ve öğretimde disiplin sağlanması,

Ø Yetenekli öğretmenlerin yetiştirilmesi ve öğretmenlik mesleğinin çekici hale getirilmesi.

3 Mart 1924’de çıkarılan diğer kanunlar:

Şeriye ve Evkaf vekâleti kaldırılmıştır. Yerine, din konusunda halkı aydınlatmak ve din ile olan işleri yürütmek için Diyanet İşleri Başkanlığı; vakıf mallarını korumak, yaşatmak ve işletmek için Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

Ayrıca Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırılarak, Genel Kurmay Başkanlığı kurulmuştur.

KONU 7: ÇOK PARTİLİ DEMOKRATİK HAYAT

Cumhuriyet Halk Fırkası:

   1.İlk TBMM’de siyasi parti yoktu. Çok çeşitli görüş, düşünce ve meslekten olan milletvekilleri ülkenin kurtarılmasını her şeyin üzerinde tutuyorlardı. Bu nedenle herhangi bir fikir çatışmasına pek rastlanmıyordu. Ancak zaman geçtikçe mecliste çeşitli gruplaşmalar oluştu. M. Kemal Paşa’ya karşı olan gruplar da ortaya çıktı.

 2.Bu gelişmeler üzerine M. Kemal Paşa kendi görüş ve düşüncelerine yakın arkadaşları ile birlikte Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu kurdu.

 3.Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu 9 Eylül 1923 tarihinde ‘Halk Fırkası’ Cumhuriyetin ilanından sonra ‘ Cumhuriyet Halk Fırkası ‘ adını aldı. Böylece Cumhuriyet Döneminin ilk siyasi partisi kurulmuş oldu.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası:

·         17 Kasım 1924 tarihinde Kazım Karabekir’in başkanlığında kuruldu. Parti üyeleri Cumhuriyet yönetimini ve demokrasiyi benimsediklerini ve dini inançlara saygılı olduklarını açıkladı. Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan farklı olarak ekonomide devletçilik yerine liberalizmi savundu. Parti kurulduktan kısa bir süre sonra Cumhuriyete ve inkılâplara karşı olanlar ile halifeliğin tekrar getirilmesini isteyenler bu partide toplanmaya başladı. Bunun üzerine parti hükümet tarafından kapatıldı.

  • Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Fırkası’na karşı kurulan ilk muhalefet partisidir.
  • Cumhuriyet tarihinde ilk kapatılan parti Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’dır.

Serbest Cumhuriyet Fırkası:

Atatürk’ün isteği üzerine Fethi Bey’in başkanlığında 12 Ağustos 1930’da kuruldu.

Mustafa Kemal’in yeniden parti kurulmasını istemesinin sebepleri:

   1. Yeni görüş ve düşüncelerin ortaya çıkmasına imkân sağlamak;

   2. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın çalışmalarının denetlenmesini sağlamak;

   3. Ülkede çok partili hayata geçilmesini sağlayarak tam anlamıyla demokratik rejime geçmek.                              

Not: Ülkede demokrasinin gelişmesi için kurulan parti kısa sürede amacından uzaklaştı. Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı olanlar parti içinde toplandı. Beklenmedik gelişmeler üzerine, Fethi Bey kendi kurduğu partisini kapattı.

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasıyla birlikte Atatürk döneminde çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri sona erdi.

 

KONU 8: ÇAĞDAŞ UYGARLIĞA DOĞRU ADIMLAR

Kıyafette değişiklik: Şapka İnkılâbı, Atatürk’ün Kastamonu gezisi ile başladı. 25 Kasım 1925’te Şapka Kanunu mecliste kabul edildi.

1934’te çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadethaneler dışında dini kıyafetle dolaşmaları yasaklandı. Ancak, tüm dinlerden dini görevlilerin en yetkili kişileri bu yasağın dışında tutuldu. 

Not: Mustafa Kemal milli değerlere bağlı çağdaş bir ulus oluşturmak istemektedir. Mustafa Kemal yapacağı bir yeniliği halka önceden anlatmaktadır. Bunun için sık sık yurt gezilerine çıkmış, halka konuşmalar yapmış, gazete ve dergilere demeçler vermiştir. ( Demeç: Yetkili bir kimsenin bir konuda yayın organlarına yaptığı açıklama, beyanat.)            

Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik:

 - 26 Aralık 1925’te Hicri ve Rumi takvim yerine Miladi takvim kabul edildi. 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren miladi takvim kullanılmaya başlandı.

   - 20 Mayıs 1928 tarihinde TBMM’de kabul edilen kanunla uluslar arası rakamlar kullanılmaya başlandı.

   - Güneşin doğuş ve batışına göre kullanılan alaturka saat yerine milletlerarası saat sistemi kabul edildi.

   - Hafta sonu tatili Cumartesi öğleden sonra ve Pazar günü olarak düzenlendi.

   - Ağırlık ölçülerinde okka yerine kilo; uzunluk ölçülerinde karış, endaze, kulaç, arşın yerine metre kullanılmaya başlandı. (26 Mart 1931)

1.Tekke ve zaviyelerin kapatılması:

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine doğru her alanda başlayan bozulma tekke ve zaviyelerde de görülmeye başlandı. Tekke ve zaviyeler siyasi çalışmalar içerisine girmeye ve bazıları da halkın dini duygularını kullanarak çıkar elde etmeye başladılar.

30 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan bir kanunla tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Böylece, Türk toplumunun çağdaşlaşması ve laikleşmesi yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Ayrıca aynı kanunla şeyh, derviş, baba, dede gibi unvanların kaldırılması toplumda eşitliği, birlik ve beraberliği sağlamada oldukça önemli bir gelişme olmuştur.

KONU 9: HUKUK VE AİLE-YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YOL HARİTASI

1921 Anayasası:

.  En önemli özelliği, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu belirtmesidir.
. Savaş sırasında kararların daha hızlı alınabilmesi ve uygulanabilmesi için yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM’ye verilmiştir.
Not: 1921 Anayasası’nda devletin yönetim biçimi ile ilgili herhangi bir madde bulunmuyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra anayasaya “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.” Maddesi eklenmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 Anayasası kabul edildi.

1924 Anayasası Cumhuriyet tarihinin en uzun süre yürürlükte kalan anayasasıdır. Bu anayasadan sonra Türkiye’deki yeni koşullar doğrultusunda 1961 ve 1982 anayasaları hazırlandı.

 Anayasa: Bir devletin dayandığı temel esasları içeren ve yönetim biçimini gösteren temel yasadır. Hiçbir kanun anayasaya aykırı olamaz. Anayasa’da devletin yönetim biçimi belirtilir. Ayrıca yasama, yürütme ve yargı ile ilgili düzenlemeler yer alır. Vatandaşların temel hak ve ödevleri anayasada belirtilir. Devletin işleyişi ile ilgili hükümler anayasada yer alır.

 

 

Medeni Kanun’un Kabulü

ü Medeni Kanun, toplumdaki kişi, aile, miras, eşya hukuku ile ilgili ilişkileri düzenleyen kanundur.

ü Osmanlı Devleti’nde medeni kanun, İslam Hukuku ilkelerine göre düzenlenmiş MECELLE’dir.

 

Medeni Kanunun kabul Edilmesinin Sebepleri:

1- Her alanda çağdaşlaşma ve batılılaşma hedeflendiği için medeni hukuk alnında da çağdaşlaşmanın gerekli olması,

2- Türkiye Devleti laikliği gerçekleştirmek istediği için dini hukuk kurallarına dayanan Mecelle’yi kabul etmemesi

3- Toplumun temeli olan ailenin kuruluşu ve işleyişini düzenleyen hukuk kurallarına ihtiyaç olması ve Mecelle’nin bu konularda yetersiz kalması.

  • Türk Medeni Kanunu’nun Kabul Edilmesiyle:

 1-Toplumda kadın erkek arasında sosyal ve ekonomik eşitlik sağlandı,

 2-Evlilik, devletin denetimi ve güvencesi altına alındı. Resmi nikâh ve tek eşle evlenme zorunluluğu getirildi,

 3-Mirastan pay almada kadın erkek eşitliği sağlandı,

 4-Boşanma zorlaştırıldı. Kadınlara da boşanma hakkı tanındı,

 5-Ailenin kuruluşu ve işleyişi çağdaş kural ve kanunlara bağlandı.

  • İsviçre’den Borçlar Kanunu
  • Almanya’dan Ticaret Kanunu
  • İtalya’dan Ceza Kanunu alınmıştır.

Not: Hukukçu yetiştirmek üzere 1925 yılında Ankara Hukuk Mektebi açıldı. Okul 1948 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi adını aldı.

 

KONU 10: REJİM KARŞITI BİR İSYAN

Şeyh Sait Ayaklanması ( 13 Şubat 1925 )

ü İsyan Ergani’nin Piran kasabasında başladı.

 İsyanın çıkmasında:

1.Dini taassup içerisinde yaşayan bazı kimselerin, hızla gerçekleştirilmekte olan inkılâp hareketlerini dine karşı hareketler gibi görerek halkı hükümet aleyhine kışkırtmaları.

2.Bu sırada İngiltere ile Türkiye arasında görüşülmekte olan Musul Meselesi sırasında, Türkiye’yi başka sorunlarla uğraştırarak güçsüz bırakmak isteyen İngiltere’nin Doğu illerindeki bazı cahil kitleleri kandırarak kışkırtması.

3.Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kuranların hükümete karşı başlattıkları sert muhalefetin rejim karşıtlarını cesaretlendirmesi.

4.Saltanat ve hilafet yanlılarının tepki duymaları etkili oldu.

İsyana karşı:

ü Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı,

ü İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.

Şeyh Sait İsyanı:

  • Cumhuriyet rejimine karşı yapılan ilk isyan hareketidir,
  • Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası isyanda rolü olduğu gerekçesiyle kapatılmıştır,
  • İlk çok partili hayata geçiş denemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır,
  • İngiltere, Türk Hükümeti’nin isyandan dolayı yıpranmasından faydalanarak kendi lehine avantaj sağlamıştır.

KONU 11: KABOTAJ BAYRAMI

·         Ülkemizde Cumhuriyetten önce ticaretin çoğunluğu gayrimüslimler tarafından yürütülüyordu. Deniz taşımacılığının çoğu da gayrimüslimlerde idi. 

·         1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu çıkarılarak Türk kıyılarında deniz taşımacılığı, limanlar arasında gemi işletmeciliği ve taşımacılığı Türk vatandaşlarına ve Türk gemilerine verildi.

KONU 12: MUSTAFA KEMAL'E SUİKAST GİRİŞİMİ (14 HZRN 1926)

-      Şeyh Sait ayaklanmasının bastırılması ve Terakkiperver Cumhuriyet fırkasının kapatılmasından sonra cumhuriyete karşı olanlar Mustafa Kemal'e bir suikast düzenle meye karar verdiler. Suikast planını Mustafa Kemal Paşanın İzmir'e geleceği gün gerçekleştireceklerdi. 

-      Bu plan Mustafa Kemal'in İzmir'e yapacağı gezinin bir gün gecikmesi üzerine suikastçıları kaçıracak kayıkçının itirafı  ile ortaya çıktı. Suikastçılar silahlarıyla birlikte yakalandılar ve istiklal mahkemesinde gerekli cezaya çarptırıldılar. 

-       Mustafa Kemal suikast girişimi sonrasında: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” demiştir. 

KONU 13: BİR DEVRİN ANALİZİ: NUTUK
Mustafa Kemal 15 Ekim 1927’de Mecliste  6 gün süren konuşması olan sonradan “Nutuk ya da Söylev” adıyla tarihimizde yerini aldı.
M. kemal Nutuk’a “1919 senesi Mayısın 19’uncu günü Samsun’a çıktım” sözleriyle başlar; Türk gençliğe seslenişle bitirmiştir.
- M. Kemal  Nutukla ülkeyi nasıl kurduklarını ve hedeflerini anlatmıştır.
- Nutuk’u üç aşamaya ayırmıştır:
1- Birinci aşama: 19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 1920 TBMM’nin açılışına kadar kısmı,
2- İkinci aşama: 23 Nisan 1920’den 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı dönemini
3- Üçüncü aşama: 29 Ekim 1923’ten 1927 tarihlerini kapsayan Cumhuriyet dönemini anlatmıştır.

KONU 14: HARF İNKILÂBI’NDAN MİLLET MEKTEPLERİ’NE 
Yeni harflerin kabulü (1 Kasım 1928): 
- Türkler İslam’ı kabul edince eski alfabelerini bırakıp Arap harflerini kullanmaya başladılar. Arapça okuması ve yazması zor bir dildi. Türk insanına uymuyordu.
- Eski Osmanlıcanın okumadaki güçlükleri, okuryazar oranını düşürmüştü. Mustafa Kemal okuma yazmanın yaygınlaştırılması ve çağdaşlaşma için Latin alfabesinin kullanılmasını istiyordu. Bu nedenle 1 Kasım 1928'de Latin alfabesi  kabul edildi.
Yeni Türk alfabesini tanıtmak ve okuma yazmayı yaygınlaştırmak amacıyla millet mektepleri açıldı. M. Kemal başöğretmen seçildi. 
-  Mustafa Kemal okuryazar oranını arttırmak ülkeyi cehaletten kurtarmak için 7’den 70’e herkese okuma öğretmek için Mahalle Mekteplerini kurdurmuş. Buralarda halkın okuma yazma öğrenmesi için çalışmalar yaptırmıştır. 
KONU 15: MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ AYDINLANIYOR 
Türk Tarih Kurumunun (TTK)  açılması (12 Nisan 1931): 
Osmanlı devletinde sadece Selçuklu ve Osmanlı tarihiyle birlikte İslam tarihi okutuluyordu. (Tarih anlayışı üm metçi) 
Mustafa Kemal, Türklerin İslamiyet'ten önce de büyük devletler kurduğunu belirterek Milliyetçilik esasına dayalı Türk Tarih kurumunu kurdu. Amacı Türk tarihini gençlere öğreterek sevdirmek ve Türklerin kökenin araştırılması idi. 
 Türk Dil Kurumunun  (TDK)Açılması (12 Temmuz 1932): 
Osmanlıca ağır bir dildi. Mustafa Kemal Türkçeyi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak amacıyla Türk dil kurumu nu kurdu. Amaç; Türkçeyi zenginleştirmek ve Türkçeyi diğer dillerin etkisinden kurtararak geliştirmektir. 
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih kurumunun kurulması milliyetçiliğin güçlenmesine yönelik inkılâplardır. 
- Atatürk hastalanınca İş Bankası’ndaki payından Türk dil ve Tarih kurumlarına eşit miktarda pay bırakmıştır. Buda M. Kemal’in Türk kültürüne verdiği değeri gösterir.

KONU 16: KUBİLAY OLAYI (MENEMEN OLAYI) 23 ARALIK 1930 
Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurulmasından cesaret alan bazı rejim düşmanları inkılâplara karşı tepki göstermeye başladı. 
Derviş Mehmet adında bir kişi Menemen'de ayaklandı. Halkı etrafına topladı. Bu ayaklanmayı askerleriyle bastırmaya çalışan Asteğmen Kubilay isyancılar tarafından öldürüldü, ilçede sıkıyönetim uygulanarak isyancılar yakalandı ve gerekli cezaya çarptırıldılar 
Sonuçları:
- Bu olayla çok partili hayata geçişin Türkiye'de henüz gerçekleştirilemeyeceği anlaşıldı. (Ancak 1946 yılında çok partili hayata geçilebildi.) 

 

KONU 17: BİR CUMHURİYET KENTİ

 M. Kemal Ankara’nın Cumhuriyete yakışır bir şehir olması için çabalar harcamıştır. Ankara’da fakülteler Üniversiteler kurulmuştur. 1928 yılında şehrin planlı gelişmesi için yarışma düzenlemiştir. Yarışmayı  Alman Mimar Hermann Jansen (Herman Yansen) kazanmıştır. Ankara’nın gelecek 50 yılı düşünülerek 300 bin nüfuslu şehir planı yapmıştır. Ankara’yı bahçelerle yeşilliklerle kaplı bahçe şehir olarak planlamıştır.

KONU 18: ÇAĞDAŞ ÜNİVERSİTE YOLUNDA
Osmanlı zamanında kurulan Darülfünun (İstanbul üniversitesi) çağın gereklerine uygulanması için M. Kemal  İsviçreli bilim adamı Malche’den rapor istemiş. 
- 1 Kasım 1933’te Mecliste üniversite reformlarını açıklamış bu doğrultuda Darülfünun yerine modern eğitime uygun olan İstanbul Üniversitesi açılmıştır. İstanbul Üniversitesi tıp, hukuk, fen ve edebiyat fakültesi ve sekiz enstitüden oluşmaktaydı. Dışarıdan getirilen öğretim üyeleri ile de modern ve bilimsel eğitim başlatıldı. İstanbul Üniversitesi kendinden sonra açılacak üniversiteler örnek oldu.

KONU 19: DEVLET TOPLUM EL ELE
Milli Mücadelen çıkan halkın sağlık sorunlarını çözmek için 1892’de kurulmuş aşı evleri kaldırılarak Hıfzıssıhha enstitüsü. kuruldu. 
İlk  Hıfzıssıhha enstitüsüne sağlık bakanı Refik Saydam’ın adı verildi.
-  Verem o önemde yaygın bir hastalıktı. Bu amaçla: 1923’te İzmir Veremle Mücadele Cemiyeti; 15 ağustos 1924’te İstanbul’da Sanatoryum; 1925’te Veremle mücadele için ilk Dispanser; 1927’de İstanbul Veremle Mücadele Cemiyeti; 1930’da “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu” çıkarıldı.    Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile veremlilerin ihbar edilmesi ve önlem alınması ile ilgili kanundur.
- Behçet hastalığını ilk kez 1937 yılında Hulusi Behçet tanımladığı için hastalık onun adıyla anılır.
- Kurulan diğer kurumlar: Kızılay, Yeşilay, Verem Savaş Dernekleri, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi sosyal kuruluşlar kuruldu

 

 

KONU 20: MODERN TARIMIN  DOĞUŞU
Tarım milli ekonominin temeli kabul ediliyordu. Bu alanda gelişme sağlamak için köylünün durumunu iyileştirmek gerekiyordu. Bu amaçla yeni kurulan devlet şu tedbirleri aldı. 
- *** Aşar vergisi kaldırılarak köylünün ekonomik bakımdan rahatlaması sağlandı. (1925) 
-  Köylüye ucuz kredi vermek amacıyla Ziraat Bankası kuruldu. 
- Tarım Kredi Kooperatifleri kurularak kooperatifleşme sağlandı. 
- Üretimi artırmak amacıyla tohum ıslah çalışmaları yapıldı. 
- Ziraat enstitüsü ve Ziraat fakülteleri açıldı. 
* Atatürk Orman Çiftliğinin Kuruluş amacı:

- Örnek çiftlik kurarak çiftçilere örnek olmak.

– Ziraat konusunda uygulamalı eğitim yapmak.

– Ankara Yüksek Ziraat Okuluna gelecek gençlere staj yaptırmak.

– Eğlenme ve dinlenme alanı oluşturmak.  

 

KONU 21: AZ ZAMANDA BÜYÜK İŞLER YAPTIK

Mustafa Kemal Cumhuriyetin 10. Yılında yaptığı konuşmada kısa zamanda ne kadar büyük işler yaptığını Onuncu Yıl Nutku’nda dile getirmiştir. Konuşmasında ülkemizin kısa sürede toparlanıp gelişmekte olduğunu ve ülkemizin hedefinin çağdaş uluslar seviyesine çıkması gerektiğini vurgulamıştır.

 

KONU 22: SANAT VE SPOR
-Atatürk sanat ve spora çok büyük önem vermiştir. “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, Bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız.” Sözü ile sanata verdiği önemi vurgulamış. Ülkemizde müzik resim heykel gibi sanat dallarının gelişmesi için elinden gelen çabayı göstermiş. Güzel sanatlarla ilgili okullar açılmasını sağlamıştır.
-‘'Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.'' Diyerek spora  verdiği önem ve sporcunun nasıl olması gerektiğini vurgulamıştır.

- Cumhuriyet’in ilk yıllarında müzik öğretmeni ve sanatçı yetiştirmeye önem verilmiş, bu amaçla 1924 yılında Ankara’da Musiki Muallim Mektebi açılmıştır. 1934 yılında “Milli Musiki ve Temsil Akademisi” kurulmuş, Milli Musiki Mektebi bu akademiye bağlanmıştır. Musiki Muallim Mektebi, 1937-1938 eğitim-öğretim yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’ne bağlanmıştır.

- 1937 yılında Resim ve Heykel Müzesi açılmıştır.

- Türk sporuna yetenekli sporcular ve eğitmenler yetiştirmek için Çapa Muallim Mektebi’nde Beden Eğitimi öğretmenliği kursları açılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet sporu teşvik etmek için “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” 1924 yılında kurulmuştur.

- İlk kez 1928 Paris Olimpiyatlarına Türkiye katılmıştır.

KONU 23:ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI
Kadın hakları daha çok 19. Yüzyıldan sonra dünyada yankı bulmaya ve gelişmeye başlamıştır. M. Kemal Kurtuluş Savaşında Mehmetçikle birlikte savaşan Türk kadınını her zaman önemsemiş. Çağdaş Türkiye’de kadının erkekle eşit haklara sahip olabilmesi için çalışmıştır. Medeni kanun, Belediye seçimlerine ve milletvekilliği seçimlerine katılabilmesi için çalışmış. Türk kadını çoğu Avrupa kadınından önce seçme seçilme hakkını elde etmiştir.
M.Kemal aşağıdaki sözleri ile Anadolu kadınına verdiği önemi vurgulamıştır: “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diymez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.”
Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakları: 1930 KONU 24: SOYADI KANUNU (21 Haziran 1934)
Osmanlı toplumunda soyadı yoktu. Genellikle insanlar lakapları ve doğduğu yerlere göre çağrılırdı. Bu durum resmi işlerin yürütülme-sinde büyük zorluklar doğuruyordu. Bu karışıklıkları önlemek amacıyla 21 Haziran 1934'de soyadı kanunu çıkarıldı. Mustafa Kemal'e de Atatürk so­yadı verildi. 
*** Molla, Hoca, Hacı, Hafız vb. gibi unvanlar yasaklandı. Çünkü bu unvanlar halkı sınıflara ayırarak sanki ayrıcalıklı konumuna taşıyordu. Amaç halk arasında eşitliği sağlamaktır.  
Soyadı kanunuyla sosyal hayat düzene ve rahatlığa kavuştu.
yılında kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı, 1933’de muhtarlık seçimlerine katılma hakkı, 1934’de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi.
Not: Türk kadını seçme seçilme hakkını birçok Avrupa kadınından önce elde etmiştir.

 

Siyasi Alanda İnkılaplar

Hukuk Alanında İnkılaplar

Eğitim ve Kültür Alanında İnkılaplar

Toplumsal Alanda İnkılaplar

Ekonomi Alanında 
İnkılaplar

- Saltanatın kaldırılması (1922)
- Cumhuriyet’in 
ilanı (1923)
- Halifeliğin kaldırılması (1924)
- Çok partili rejim denemeleri

- 1921 ve 1924    
   Anayasası
- Türk Medeni Kanunu
      (1926)
- Türk Ceza Kanunu
- Borçlar kanunu
- İcra ve İflas kanunu

- Tevhit-i Tedrisat Kanunu (1924)
- Harf İnkılabı (1928)
-TTK’nın açılması  1931
-TDK’nın açolması  1932
- Üniversitelerin açılması

- Tekke ve Zaviyelerin kapatılması (1925)
- Şapka Kanunu (1925)
-Miladi takvim ve ulusal saatin kabulü (1925) 
- Ölçü ve tartılarda değişiklik (1931)
- Soyadı Kanunu (1934)
- 1930 Kadılara belediye seçimlerine katılması
-1934 kadınların milletvekili seçilebilmesi

- İzmir İktisat Kongresi (1923)
- Aşar Vergisinin kaldırılması 1925
-Kabotaj Kanunu 1926
- Teşvik-i Sanayi Kanunu 1926
- 1933 Birinci Kalkınma Planı
- 1937 İkinci Kalkınma Planı